Tülin Şen Altınlı güzel yürekli meleğimiz unutmadık unutturmayacağız [Devamı]
Bilgi Yayınevi'nden İlk baskılarına sadık kalınarak hazırlanan Sabahattin Ali kitapları [Devamı]
Ankaralılar,13. Ankara Kitap Fuarına Akın Etti [Devamı]
Shakespeare Okumak O Kadar Zor Değil [Devamı]
GEÇMİŞTEN ESİNTİLER :MÜZEYYEN SENAR [Devamı]
Otuz altı yaşındaydı. Yıllardan 1950 ve o yıllarda Garipçiler akımı arkadaşları Oktay Rıfat Horozcu ve Melih Cevdet Anday ile Yaprak dergisini çıkarıyorlardı. Dergi için paraya sıkışınca paltosu ile Abidin Dino’nun kendisine hediye ettiği tabloyu sattı. Bir süre sonra dergi kapandı, Orhan Veli 10 Kasım 1950 günü hem Resim Heykel Müzesindeki Ata’yı ziyaret etmek, hem de şöyle bir başkent havası alırım” diye Ankara’ya geldi. Sokaklarda dolaşırken bir çukura düştü, aslında başı azıcık yaralandı.
Orhan Veli Ankara'ya gelince bu binada kalırdı. Şimdi Oda/Küçük tiyatroları ve Devlet Tiyarotroları Genel Müdürlüğü binası olarak kullanılmaktadır. Orhan Veli'nin girdiği kapıda "Orhan Veli Bu Binada kalmıştır" diye yazmaktadır. Önünden geçenler bir de o gözle bakıversinler.Önünde otobüs park etmiş kapı Veli'nin girdiği bölüm.
Riskli bir durum görünmüyordu. O yine de İstanbul’a döndü. 14 Kasım günü arkadaşıyla öğle yemeği yerken fenalaştı. Beyninde bir damar çatlamıştı. Aynı akşam komaya girdi. Gecenin başlangıç saatlerinde “İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı” dizesi, sabahı olmayan bir dizeye dönüşüvermişti.
Orhan Veli Kanık’ın komadaki son halini edebiyat öğretmeni olan Ahmet Hamdi TANPINAR şöyle anlatır: “Daha orta mektebin birinci sınıfında talebem olan Orhan'ı Cerrahpaşa Hastanesi'nde son defa oksijen çadırının altında yarı çıplak, güçlükle nefes alır ve o kadar güzel hayallerin yakaladığı dünyamızı yalnız akı görünen gözlerinden boşanırken gördüğüm günü hiçbir zaman unutamam. Şiirimize tatlı anlaşmazlığı ve lezzeti getiren zeka, kendisi olmaktan çıkmıştı.”
O bir garip Orhan Veli idi. Hiçbir zaman sakalı uzamış, banklarda ve parklarda yatan bir münzeviye dönüşmeden, garip akımını sadece şiirleriyle değil, yaşama biçimiyle de açıklayan şairdi.
Garipti. Beş yaşında yanıktan uzun süre tedavi gördü. Kızamık ve kızıl hastalıkları ona uğramadan geçip gitmedi. Melih Cevdet Anday’ın kullandığı araba ile bir gün Çubuk Barajına gezmeye giderler. Artık hararetle sanatın hangi yönünü konuşuyorlarsa Melih Cevdet şiirin hakimiyetini değil ama araba direksiyonunun hakimiyetini kaybeder. Çubuk tepesinden yuvarlanırlar. Orhan Veli yirmi gün komada yatar. Yuvarlanan arabadan kurtulan Orhan Veli düştüğü çukurun hezimetinden kurtulamaz.
Orhan Veli'nin pek rastlamadığımız resimlerinden biri
İstanbul’da komada yatarken arkadaşları O’nun ceketini karıştırırlar. Diş fırçasına sarılı kağıtta yazının sonunda yer verdiğimiz Aşk Resmi Geçiti bulunmuştur. Şimdi Aşiyan Mezarlığı’nda gözleri kapalı İstanbul'u ve Dünyayı dinlemektedir.
Sait Faik Orhan Veli’yi “ Veli’nin görünüşü; İki incecik bacak, kısaca bir trençkot, kanarya sarısı bir kaşkol, üçgen bir yüz, şişirilmiş bir göğüse benzeyen bir sırt, -denebilirse- ergenlik bozuğu bir yüz” şeklinde anlatırlar.
Orhan Veli’nin kardeşi Adnan Veli’de şunları söyler: “"Vücudu oldukça kemikli, kollarıyla bacakları epey uzundu. Göğsünü öne doğru eğerek hafifçe yaylanarak yürürdü. Elleri gayet ince, beyazdı. Parmakları adam akıllı uzun, tırnakları pembe, uzun ve yuvarlaktı. Geniş bir alnı, sivri bir çenesi vardı. Dudakları eni konu etliydi. Burnu tümsekliydi. Yüzü gençlikte çıkardığı ergenlik sivilceleri sebebiyle pürtüklüydü”
Önemli şairlerin her türlü özellikleri merak edildiği için bunları yazdım buraya.
Edebiyat Fakültesini terk etti. Öğretmenlik yaptı. Tiyatro oyunlarında rol aldı. Şiirleri yanı sıra hikayeler ve denemeler yazdı. Çeviriler yaptı. Bol bol aşık da oldu.
Aramızdan ayrılışının 63.Yılında Aşiyan’da mezarının üstünden hâlâ şiirler tütmektedir. Şiirin nuru içinde yatsın.
Bu anma yazısının altına bilinmeyen yönlerini, söylemek istediklerinizi Sizler de not edin ki, tesadüfen bulup okuyana faydamız olsun.
Orhan Veli'nin Abidin DİNO tarafından tasarlanan Aşiyan'adaki mezarı.
Şimdi gelelim diş fırçasına sarılı kağıtta bulunan şiirine. Şiirin noktalı bölümleri okunamamıştır.
Aşk Resmi Geçidi
Birincisi o incecik, o dal gibi kız,
Şimdi galiba bir tüccar karısı.
Ne kadar şişmanlamıştır kim bilir.
Ama yine de görmeyi çok isterim,
Kolay mı? İlk göz ağrısı.
İkincisi Münevver Abla, benden büyük
Yazıp yazıp bahçesine attığım mektupları
Gülmekten katılırdı, okudukça.
Bense bugünmüş gibi utanırım
O mektupları hatırladıkça.
.............. çıkar
.............. dururduk mahallede
......................... halde
............ yan yana yazılırdı duvarlara
................... yangın yerlerinde.
Dördüncüsü azgın bir kadın,
Açık saçık şeyler anlatırdı bana.
Bir gün de önümde soyunuverdi
Yıllar geçti aradan, unutamadım,
Kaç defa rüyama girdi.
Beşinciyi geçip altıncıya geldim.
Onun adı da Nurinnisa.
Ah güzelim
Ah esmerim
Ah
Canımın içi Nurinnisa.
Yedincisi, Aliye, kibar bir kadın.
Ama ben pek varamadım tadına.
Bütün kibar kadınlar gibi
Küpe fiyatına, kürk fiyatına.
Sekizinci de o bokun soyu.
Elin karısında namus ara,
Kendinde arandı mı küplere bin.
Üstelik .......
Yalanın düzenin bini bir para.
Ayten'di dokuzuncunun adı.
İş başında şunun bunun esiri,
Ama bardan çıktı mı,
Kiminle isterse onunla yatar.
Onuncusu akıllı çıktı
....... gitti .........
Ama haksız da değildi hani.
Sevişmek zenginlerin harcıymış
İşsizlerin harcıymış.
İki gönül bir olunca
Samanlik seyranmış ama,
İki çıplak da, olsa olsa,
Bir hamama yakışırmış.
İşine bağlı bir kadındı on birinci,
Hoş, olmasın da ne yapsın,
Bir zalimin yanında gündelikçi.
.........leksandra
Geceleri odama gelir,
Sabahlara kadar kalır.
Konyak içer sarhoş olur,
Sabahı da işbaşı yapardı şafakla.
Gelelim sonuncuya.
Hiçbirine bağlanmadım
Ona bağlandığım kadar.
Sade kadın değil, insan.
Ne kibarlık budalası,
Ne malda mülkte gözü var.
Hür olsak der,
Eşit olsak der.
İnsanları sevmesini bilir
Yaşamayı sevdiği kadar.
Orhan Veli Kanık
Ramazan Topoğlu | 14/11/2013
6 Yorum | 2168 okunma | 0 beğeni
Gülsen Tunçkal 27/12/2013 23:19
Ayşegül Aşkım Karagöz ŞENCAN 15/11/2013 13:24
Mahmut Halıcı 14/11/2013 18:16
Fatma Gümüş 14/11/2013 18:10
vedat dündar 14/11/2013 16:06
Yasemin Demir 14/11/2013 14:52