Hainnn…!Koministtt…!Vatan haini seni…!Bir kısım aydınlarımızın nefret ettiği bir kısmının yücelttiği bir isim Nazım Hikmet.Bence ikisi de yanlış. Nazım Hikmet büyük Türk şairidir, Türkçeyi en iyi yazan, konuşan kalite bir adamdır.Lise yıllarından beri şiirlerini okurum, ezberlemeye çalışırım.Önyargısı olanların mahrum olduğu bu güzelim şiirlerin bestesini Zülfi Lİvaneli’den beğenirim.Aşkı, sevgiyi, özlemi ,hasreti biraz da Nazım’dan öğrendik kimse inkar etmesin.Mesela:Karlı kayın ormanındayürüyorum geceleyin.Efkârlıyım, efkârlıyım,elini ver, nerde elin?Memleket mi, yıldızlar mı,gençliğim mi daha uzak?Kayınların arasındabir pencere, sarı, sıcak.Türkçenin söyleyiş güzelliğini gösteren harika bir şiir.İfadelerin derinliği, yormadan söyleyişi, özlemin ve hasretin temiz bir Türkçe ile anlatılışı, daha ne olsun.Ön yargı kadar kötü bir şey daha var ön övgü!Her iki durumda olanlar nazarımda cahildir. Ben sağcı-solcu davalarını görmedim, yaşamadım ama çok dinledim; okudum. Kim hangi taraftaysa sadece o tarafı okumuş, karşı tarafı taşlamış. Ne acı!Milli düşüncemizin, Türk sanatı ve kültürünün ortaya konulduğu eserler, bizi birleştirecekken, kılıç- kalkan olmuş, ayrılmışız, bölünmüşüz.Sağ –sol dememeli ; Türk edebiyatında verilmiş eserleri okumalıyız.Bu ön yargıyı yıkmak için 1994 MHP Kurultayında Alparslan Türkeş Nazım Hikmetin ’’DAVET’’ şiirini okusa da değişen bir şey olmamıştır.Dörtnala gelip Uzak Asya’danAkdeniz’e bir kısrak başı gibi uzananbu memleket, bizim.Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplakve ipek bir halıya benzeyen toprak,bu cehennem, bu cennet bizim.Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,yok edin insanın insana kulluğunu,bu dâvet bizim.Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hürve bir orman gibi kardeşçesine,bu hasret bizimYıkmak, bölmek, ayrıştırmak isteyen bir sanatçı böyle bir şiir yazamaz.Soruyorum ne yapmış Nazım Hikmet ?Fikrini söylemiş, hapishaneye atılmış; hain demişler, başkası da bu ezbere devam etmiş, şiirlerinden mahrum kalmışlar. Hatta okuyanı dışlamışlar. Sovyetler Birliği’ne kaçmış, ne yapsın kaçmasın da ,Sabahattin Ali gibi öldürülmeyi mi beklesin? Tanıyalım biraz Nazım Hikmeti, kulaktan dolma bilgilerle sadece kardeş düşmanlığı körüklüyorlar bu tuzağa düşmeyelim. Yazık oluyor hazinelerimize.13 yaşında yazdığı şiire bakalım.Türkçüdür Nazım o yıllarda ve 13 yaşında bir dünya görüşüne sahiptir ve bu bakışını şiirle dile getirecek seviyededir.EY IRKIMEy ırkım sen bir zamanAvrupa’yı titretenİstanbul’u fethedenFatihlere malikinAteş saçan sahralarda harbedenCengavere sahiptinBir zamanlar AvrupaCehl içinde yüzerkenYine sen ey ırkımİlm-i vakte aşinaAlimlere maliktinNeden bugün AvrupaSana meydan okusunNeden bugünO cehalet yuvasıSana ilim öğretsin.Sonra bir koministtir Nazım. Kominizmin propagandasını yapmıştır- ta ki 1950 yılında Sovyet Rusya’nın iç yüzünü görüp o derin hayal kırıklığını yaşayana kadar.Azerbaycan’ın ve Türk dünyasının devasa şairi Bahtiyar Vahapzade’nin hatıratından öğreninceye kadar ben Nazım’ ın şiirlerini, şiirlerindeki insan sevgisini, memleket sevgisini, insan yönünü, şairliğini, Hiroşimadaki çocuklar için yazdığı şiiri için severdim.Sovyetlere gider orada karşılanır, araçta burası neresi diye sorar.-Azerbaycandır.-Neden yazılar, tabelalar Rusça yazıyor?-Bir daha ki gelişimde elimde boya ve fırça ile gelip değiştireceğim der.Azerbaycan’ da büyük salonlarda uzun nutuklar verdi Nazım diyor Bahtiyar Vahapzade.Ve Azerbaycanlılar için Türkiye’nin , Türklüğün, Türk dilinin sembolü olur Nazım. Bakü’de onu dinleyenler alkış tufanına tutar. Kominizmin propagandacısı değildir artık. Uzun yıllar hasretini çektikleri Türkiye’nin kokusunu, ruhunu getiren Türkçe konuşan, Nazım’ a hayran olurlar. Azerbaycan’da o, Türk ruhunu ve şuurunu yükseltir.‘’Ben Türk’üm siz de Türksünüz. Aramızdaki bağlarının koparıldığı ve Türkçülüğün cinayet sayıldığı bir coğrafyada ..’’bu cümlelerle başlar konuşmalarına. Ruhumuz, geleneğimiz, halkımız, dilimiz kardeştir’’ der.Anlamıyorum bir sara nöbeti gibi devam eden şu sağcı- solcu hastalığını.Büyük bir şairdir ve Türk şairidir , ön yargılarla nasipsiz kalmamalıyız.1928’de Türkiye’ye döner evinde arama yaparlar. Eski yazı ile ‘’Heraklit’e’’ diye bir yazısını savcı ‘’her ekalliyete’’ diye okur .Demek her ekalliyetle derdin de var senin der.Yani her ekalliyet: Laz, Çerkez ve Kürtleri de tasa ediyorsun ha der?-Hayır Heraklit’e yazılı der.- O kim?-Yunan Filozofu.-Ha demek senin Yunanlılarla alakan var !Sırf bu yüzden yedi ay daha hapishanede yatar.Vatan hainisin diyenlere şöyle cevap vermiş:"Vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa/ ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,/vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması, topuysa,/vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,/ben vatan hainiyim."Türkiye’de bunlar da yaşandı ve devam etmemesini diliyorum.Evet, ‘’Dünyadan bir Nazım geçti’’.
Canan Köksal | 17/01/2021
5 Yorum | 175 okunma | 0 beğeni
Ramazan Topoğlu 02/02/2021 23:09
Ramazan Topoğlu 02/02/2021 23:09
Yasemin Demir 01/02/2021 21:53
Bu güzel çalışma bir ay boyunca makamına yaraşır şekilde bizlere göz kırpacak KUTLUYORUZ
Yasemin Demir 24/01/2021 22:46
Ramazan Efe 17/01/2021 23:50
Ben ordan geçerken biri :
"Amca, dese, gir içeri."
Girip yerden selâmlasam
hane içindekileri.
Eski takvim hesabıyle
bu sabah başladı bahar.
Geri geldi Memed'ime
yolladığım oyuncaklar.
Kurulmamış zembereği
küskün duruyor kamyonet,
yüzdüremedi leğende
beyaz kotrasını Memet.
Kar tertemiz, kar kabarık,
yürüyorum yumuşacık.
Dün gece on bir buçukta
ölmüş Berut, tanışırdık.
Bende boz bir halısı var
bir de kitabı, imzalı.
Elden ele geçer kitap,
daha yüz yıl yaşar halı.
Yedi tepeli şehrimde
bıraktım gonca gülümü.
Ne ölümden korkmak ayıp,
ne de düşünmek ölümü.
En acayip gücümüzdür,
kahramanlıktır yaşamak :
Öleceğimizi bilip
öleceğimizi mutlak.
Memleket mi, daha uzak,
gençliğim mi, yıldızlar mı?
Bayramoğlu, Bayramoğlu,
ölümden öte köy var mı?
Geceleyin, karlı kayın
ormanında yürüyorum.
Karanlıkta etrafımı
gündüz gibi görüyorum.
Şimdi şurdan saptım mıydı,
şose, tirenyolu, ova.
Yirmi beş kilometreden
pırıl pırıldır Moskova...
14 Mart 1956,
Moskova, Peredelkino