KIZIMIN DUASI
‘’Aydede ışığını çok yak, sokakta kalan evsiz çocuklar karanlıkta kalmasınlar. Yıldızlar çok ışıldayın, annesiz çocuklara dilek olun ve Allah’ım annemi hiççç büyütme, hep arkadaş kalalım.”
Bazen öyle çok konuşurum ki kendi kendimle, başkalarının bu kadar geveze bir yüreğe nasıl tahammül ettiğini sorgular dururum. Bu sadece epilepsi hastası geveze bir kadının iç söyleşisidir. Bunu ifade etmemdeki amacımı asla trajik bir unsur olarak kabul etmeyin lütfen. Bu konumda umuda, hayata dair ve kendisine dair ve de sayrılıklarda bile yaşama sevincinin sürekliliğine dair bir gönül paylaşımıdır diyeceklerim.
Hiç büyümeyen insanlar vardır ya hayatta. İşte ben sanırım onlardanım. Hala kızımla evcilik oynayabiliyor, şarkı söyleyip çizgi film seyredebiliyorum. ,Boyadığı duvarlara sinirlenmem gerekirken bir boya da ben alıp beraber boyuyorum evimin duvarlarını…
Antredeki halıyı kaldırıp sek sek çizip oyuna başladık mı dünyayı görmüyor gözümüz. Ben epilepsi hastası bir kadının neleri farklı gördüğünü ve neler başardığını sizlere niye mi anlatıyorum?
Herkesin biraz umutla savaşmaya ve de zamanın kıymetini anlamaya ihtiyacı olduğunu düşünüyorum… Öyle zamanlar oluyor ki hayatta ekmek kavgası, iş -güç, borçlar, çeşitli hedefler, alınacaklar, satılacaklar hepimizi öyle bir sarmalıyor ki… Zamanın nasıl da geçtiğini, geçen her günün ömürden yittiğini ve çocuklarımızın göz açıp kapayana kadar büyüdüklerini anlamıyoruz bile.
Yahut anladığımızda çok geç oluyor. 21 yaşındaki oğlumu istesem de kucağıma oturtup sevemiyorum. Bu yüzden zamanla yarışmayı her anın keyfini çıkarmayı hedef edindim kendime. Ve şimdi daha az üzülüyor daha çok keyif alıyorum hayattan. Çocukça düşünmek çocuk kalmak o kadar kolay ki… Yeter ki çevrenizdeki çocukları anlayın. Ataklarım geldiğinde kulağıma gelen şelale sesiyle beraber yuvarlandığım dehlizde öyle bir an oluyor ki geriye dönemeyeceğimi sanıyorum. Çığlık atasım, ağlayasım geliyor olmuyor.
Martılar gibi hissediyorum kendimi. ‘’Rivayet odur ki Tanrının gözyaşlarından meydana geldiklerinden ağlayamazmış martılar. Bu yüzden çığlık çığlığa tuzlu suların başında yaşarlarmış. ’İşte ben de öyle ağlayamıyor, kendime geldiğimde ise hiçbir şey hatırlayamıyorum bu yüzden hiç küslük nedir bilmedim. Ya da kırgınlıklarım hep geçici oldu; yani çocuk kaldım.
Mutlu muyum? Evet… Çünkü kendimle, hastalığımla, dünyamla barıştım. Çocuklarımı da öyle yetiştiriyorum. Kendine inanan çocuk olmaktan keyif alan ve zamanın kıymetini bilen çocuklarım var. İşe gidebiliyorum, ilaçlarımı aldığım müddetçe doktor onayı ile araba sürebiliyorum., anne olabiliyorum….Eeeee… Daha ne ister ki, bir insan hayattan?
Yine kızımın duasıyla bitirmek istiyorum yazımı:
‘’Aydede ışığını çok yak, sokakta kalan evsiz çocuklar karanlıkta kalmasınlar. Yıldızlar çok ışıldayın, annesiz çocuklara dilek olun ve Allah’ım annemi hiççç büyütme hep arkadaş kalalım.”
Hep umutlu ve mutlu olun.. Çocuk kalın saygılarımla.
Yasemin DEMİR
Yasemin Demir | 25/12/2013
14 Yorum | 2989 okunma | 0 beğeni
Kadir Tozlu 02/08/2017 20:24
Bu güzel denemeye yorumum bir şiir olsun...GÜZEL AİLEYE SELAMUmarım ki kalırsınız arkadaşKim bilir ki, belki mahşere kadarNe mutlu çocuklar ki seninkilerBir Yasemin gibi anneleri varÇocuk olmak neden bu kadar zordur?Onlarla geçen zamanlar bir spordurBöyle bir annesi olmak kolay mı?Anne hasreti ateşten bir kordurUzak olsam da tanırım sizleriHissedilir mutluluğun izleriHep dualar ve iyi dileklerdirKadir Babanın sizlere sözleriKadir Tozlu02.08.2017
Songül Karaoğlu 29/12/2013 01:57
Nesrin Erdogmus 26/12/2013 20:20
Mahir Başpınar 26/12/2013 17:20
İbrahim Çelikli 26/12/2013 17:17
vedat dündar 26/12/2013 12:50
Yasemin Demir 25/12/2013 23:04
Nur Ulusoy 25/12/2013 22:33
Nurten Altinok 25/12/2013 21:40
Yasemin Demir 25/12/2013 19:26
Gülsen Tunçkal 25/12/2013 18:35
Zekai Budak 25/12/2013 18:11